
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği İzmir Şubemiz tarafından; İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi (İKÇÜ), Ege ve Balkan Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (EBAMER) ve Tarih ve Kültür Topluluğu ile “Lozan Barış Antlaşması’nın 100. Yılında Yunanistan’da Azınlık Hakları ve Batı Trakya Türkleri” konulu konferans düzenlendi.
Lozan Antlaşması’nın 100. Yılında Yunanistan’daki Batı Trakya Türkleri’nin tarihini ve güncel durumunu ortaya koymak amacıyla İKÇÜ Hekim Hacı Paşa Konferans Salonunda düzenlenen ve Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu’nun konuşmacı olduğu konferansa Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Teşkilat Başkanı Musa Yurt, BTTDD İzmir Şube Başkanı Mümin Durmuş, BTTDD Edremit Şube Başkanı Naci Biroğul, BTTDD İzmir Şubesi geçmiş dönem başkanları Aydın Özcan ve Mustafa Kurnaz, İKÇÜ Rektör Yardımcıları Prof. Dr. Muhsin Akbaş ve Prof. Dr. Süleyman Akbulut ile Sosyal ve Beşeri Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Turan Gökçe, Sağlık Bilimleri Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Derya Özer Kaya, İKÇÜ İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mehmet DİRİK, İKÇÜ Fen Bilimleri Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Mehmet ÇEVİK , akademik ve idari personel ile öğrencilerin yanı sıra Balkan Türkleri Göçmen Ve Mülteci Dernekleri Federasyon Başkanı Ve Balgöç Genel Başkanı Abdurrahim Nursoy, Bosna Sancak Kültür Ve Yardımlaşma Derneği Başkanı Esat Yılmaz, Makgöç Genel Başkanı Kadri Altınkalp, Rodos İstanköy 12 Ada Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Raşit Tavşancı, Kosova Rumeli Kültür Sanat Ve Turizm Dernek Başkanı Uğur Şengöz , İzmir Balkan Dernekleri Federasyon Genel Başkanı İbrahim Yıldız, İzmir Sancak Rumeli Kültür Ve Dayanışma Dernek Başkanı Ömer Ok, Bornova Selanikliler Dernek Başkanı Atıf Sakarya, Ve İzmir Balkan Dernekleri Federasyon Başkanı Sabri Atasoy - Atıf Sakarya, Balkan Türkleri Göçmen Ve Mülteci Dernekleri Federasyon Yöneticisi İhsan Şentürk katıldı.
Batı Trakya Türkleri ile ilgili birçok akademik yayınları olan, Trakya Üniversitesi Balkan Araştırma Enstitüsü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, 20 yıllık bir bilgi birikimini paylaşmak üzere İKÇÜ’de bulunduğunu dile getirerek konuşmasına başladı. Herkes tarafından kabul gören bir tanımı olmayan azınlık kavramının temel özelliklerine değinen Doç. Dr. Hüseyinoğlu: “Bu kavram ile çoğunluktan farklı, onları domine etmeyen ve en önemlisi de azınlık bilincine sahip olan bir topluluğu anlıyoruz. Azınlık bilinci olduğu sürece, o azınlığın çoğunluk içerisinde asimile olması pek mümkün olmuyor. Bu bilince sahip olmayan ve tarihini, dilini, kültürünü ve dinini unutan azınlıkların Avrupa’nın birçok noktasında yok olup gittiğini, tarihten silindiğini görüyoruz” dedi. Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Lozan Antlaşması’nın da teyit ettiği biçimiyle Yunanistan’da resmi olarak tanınan tek azınlığın Batı Trakya Türkleri olduğunu belirtti.
Batı Trakya Türkleri’nin tarihini ve Lozan Antlaşması ile birlikte azınlık statüsüne alınma sürecini anlatan Doç. Dr. Ali Hüseyinoğlu, Batı Trakya Türkleri ile İstanbul Rumlarının mübadeleye tabi tutulmadıklarını, ancak Yunanistan’ın baskı ve sindirme politikaları sebebiyle 1940’lı yıllara kadar Batı Trakya Türkleri’nden mübadil olmadıkları halde yerlerinden yurtlarından edilerek Türkiye’ye göç etmek zorunda kalan birçok ailenin bulunduğunu vurguladı.
1980’li yıllara kadar Yunanistan’ın Batı Trakya Türkleri’ne yönelik sindirme politikalarından da bahseden Doç. Dr. Hüseyinoğlu, Yunanistan’ın Batı Trakya’daki Türk azınlığın varlığını hiçbir zaman inkar etmediğini ancak ‘Türk’ ismini kullanmaktan imtina ederek, ısrarla Müslüman Azınlık tabirini kullanmak istediğini belirtti. Türklük yunanlılar için ciddi bir tehdit; çünkü Türk demek Türkiye demek.
29 Ocak 1988 tarihinin Batı Trakya Türkleri açısından bir dönüm noktası olduğunu kaydeden Doç. Dr. Hüseyinoğlu: “Bu tarih, Batı Trakya Türkleri’nin baskı, sindirme ve asimilasyon politikalarına ‘dur’ dedikleri bir tarih. Gümülcine’de buluşan on binden fazla insan o zor zamanlarda bir protesto mitingine katıldılar. Bu mitingin, Batı Trakya Türkleri’nin Türk olduklarını göstermek ve seslerini duyurmak gibi iki amacı vardı. Bu, Türk kadınlarının da yoğun olarak katıldıkları bir miting idi. Çünkü Türk kadınları, o yüksek duvarlı evlerin arkalarında yaşayan kadınlardı. Orada kadınların dinamizmini gördüler” dedi. Yunanistan’ın Batı Trakya Türkleri’ni Türk azınlık değil de Müslüman azınlık olarak ifade etmesinin amacını da açıklayan Doç. Dr. Hüseyinoğlu: “Dün de bugün de geçerli olan; sevildiğinde Müslüman, sövüldüğünde Türk olarak ifade edilen bir toplumdan bahsediyoruz. Yunanlılar tarafından hiçbir zaman İslamiyete sövülmez, Türklüğe sövülür. Türklük etnik ve milli bir kimlik olduğu için inkar ediliyor. Yunanistan diyor ki, bende etnik, milli bir azınlık yok, dini bir azınlık var, o da zararsız olduğu için kabul ediliyor. Türklük, Yunanlılar için çok ciddi bir tehdit, çünkü Türk demek Türkiye demek. Türkiye, Batı Trakya Türkleri’nin anavatanı; 1923’te de 2023’te de Batı Trakya Türkleri’ne anavatanlık yapıyor” dedi.

Yalçın BAYER
SYRİZA, Türkler ve Batı Trakya
Yunanistan'ın 'ince' engellemelerine karşı, Dışişleri kadar Gümülcineli Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun da ne kadar gayret ettiğini biliriz.