
Batı Trakya Türkleri Dayanışma Derneği Genel Başkanı Av. Necmettin Hüseyin yayınladığı mesaj ile 31 Ağustos 1913’te kurulan tarihteki ilk Türk Cumhuriyetinin kuruluşunun 105. Yılında, Batı Trakya Türk Cumhuriyetinin kurucularının torunları olarak, kahraman dedelerimizi ve o günleri tarihte bir realite olarak anarken, tarihteki ilk Türk Cumhuriyetinin bugün yaşadığımız Batı Trakya’da kurulmasının onur ve şerefini yaşıyoruz dedi.
Genel Başkan Necmettin Hüseyin; “Tarihte kurulan ilk Türk Cumhuriyeti’nin 105, Balkanlardaki Türk varlığının 663. yılında; Batı Trakya Türk Cumhuriyeti, 31 Ağustos 1913’te Meriç ve Karasu nehirleri arasında kalan bugünkü Gümülcine, İskeçe ve Dedeağaç illerini kapsayan Batı Trakya ve bugünkü güney Bulgaristan’daki Kırcaali en kuzeyde kalacak şekilde, batıda Paşmaklı ve doğuda Ortaköy’den Yunanistan sınırına kadar olan bölgeyi içine alacak şekilde kurulmuştur. Tarihte ilk Türk Cumhuriyeti olma özelliği taşıyan devletin kendi ordusu, bayrağı, pulu olmuştur. Bayrağı siyah, yeşil ve beyaz renkler üzerinde hilal ve 3 yıldızdan oluşur. 56 gün süren devlet Yunanistan’ın da desteğiyle kurulmuştur. Nitekim, devlete son verildikten sonra, Osmanlı Devletiyle Bulgaristan arasında 29 Ekim 1913’te İstanbul Antlaşmasının imzalanmasıyla Batı Trakya Bulgaristan’a bırakılırken, Yunan Devleti Batı Trakya Türklerine Karşı Olan Sorumluluklarını 14 Kasım 1913’te Osmanlı Devletiyle imzaladığı Atina Antlaşmasıyla taahhüt altına almıştır. Böylece, Yunanistan’da yaşayan Batı Trakya Türkleri Helen kökenli Yunan vatandaşlarıyla sosyal, kültürel, ekonomik ve dini özgürlükler açısından eşit statüye sahip olmuştur. Dilimizin de Türkçe olduğu teyit edilmiştir.
Lozan Antlaşması ile Batı Trakya’da yaşayan Batı Trakya Türk azınlığın azınlık haklarını bakımından bir kez daha güvence altına alındığı görülmektedir.
Batı Trakya Türk Cumhuriyetinin kurucularının torunları olarak, kahraman dedelerimizi ve o günleri tarihte bir realite olarak anarken, tarihteki ilk Türk Cumhuriyetinin bugün yaşadığımız Batı Trakya’da kurulduğunu bir kez daha onurla vurgulamak isteriz. Batı Trakya’daki bugünkü Türk ve Müslüman kimliğimiz inkar edilemez bir gerçektir.
1913 Atina Antlaşması ve 1923 Lozan Antlaşmasında, Batı Trakya Türkleriyle ilgili maddeler, Yunan devletinin yerine getirmesi gereken açık yükümlülükleridir. Yunan idaresinin imzacı devletlerden çok, bugün aynı zamanda AB vatandaşı olan kendi vatandaşlarına karşı yerine getirilmesi zorunlu olan yükümlülükler görmezden gelmesi de mümkün değildir. Hiçbir baskı ve zulüm rejiminin sürdürülebilir ve kalıcı olmadığı tarihte somut vakalarla ortadadır. İnkara dayalı politikaların da başarılı olma şansının olmadığını, tarih çöplüğüne atılan politikacıların kendi hayalleri olan bu yaklaşımların lanetlendiğini izlemekten başka yapacak bir şeylerinin de olmayacağı aşikardır.
Bu vesileyle bir kez da diyoruz ki; Batı Trakya Türklerinin milli manevi değerleriyle uğraşmak, bu değerlerinden taviz vermesini beklemekle hayal kuruyorsunuz. Bu toplumun milli ve manevi değerlerine, inancına dokunmayın. Kendisi siyasi olarak konumlandırıp toplumlar adına karar vermeye muktedir olduğunu düşünenler sizler tarihsel ve sosyolojik olgular altında ezilirsiniz. Irkçı ve faşizan yaklaşımla azınlığın kurumlarına ve değerlerine saldıranlar, bizleri ısrarla görmezden gelen inkar politikalarınız, mücadelemiz karşısında muhakkak bir gün iflas edecektir.
Tarihte kurulan ilk Türk Cumhuriyeti’nin 105. yılında bu onuru yaşayanların torunları, bugün de Batı Trakya Türk Azınlığı mensubu birer ferdi olarak uluslararası güvence ile garantör ülkelerin tescil ettiği legal, haklı ve insan hakları çerçevesindeki mücadelemizin devam edeceğini, bir kez daha kamuoyunun bilgisine sunarız” dedi.

Yalçın BAYER
SYRİZA, Türkler ve Batı Trakya
Yunanistan'ın 'ince' engellemelerine karşı, Dışişleri kadar Gümülcineli Sağlık Bakanı Dr. Mehmet Müezzinoğlu'nun da ne kadar gayret ettiğini biliriz.